Aman elini unutma, elinden bir kaza çıkmasın. Bir de ne olur, kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!
9 Mayıs 2007 Çarşamba
Disconnectus Erectus
"Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda olanları bile vardır. İlk bakışta,dış görünüşüyle insana benzer.Yalnız penceleri ve özellikle tırnakları cok zayıftır. Dik arazide, yokus yukarı hic tutunamaz. Yokus asagı, kayarak iner. (Bu arada sık sık duser.) Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri cok büyük olmakla birlikte, görme duygusu zayıftır. Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez. Erkekleri, yalnız bırakıldığı zaman acıklı sesler cıkarırlar. Disilerini de aynı sesle cagırırlar. Genellikle baska hayvanların yuvalarında (onlar dayanabildikleri sürece) barınırlar. Ya da terkedilmis yuvalarda yasarlar. Belirli bir aile duzenleri yoktur. Dogumdan sonra ana, baba ve yavruları ayrı yerlere giderler. Toplu olarak yasamayı da bilmezler ve dıs tehlikelere karsı birlestikleri görülmemistir. Belirli beslenme düzenleri de yoktur. Baska hayvanlarla birlikte yasarken onların getirdikleri yiyeceklerle gecinirler. Kendi baslarına kaldıkları zaman genellikle yemek yemegi unuturlar. Bütün huyları taklit esasina dayandıgı icin, baska hayvanlarin yemek yedigini gormezlerse, acıktıklarını anlamazlar. (Bu sırada cok zayıf düstükleri icin avlanmalari tavsiye edilmez.) İcgüdüleri tam gelismemistir. Kendilerini korumayı bilmezler. Fakat - gene taklitcilikleri nedeniyle- baska hayvanlarin dövüsmesine özenerek kavgaya girdikleri olur. Şimdiye kadar hicbir tutunamayanin bir kavgada baska bir hayvanı yendigi görülmemistir. Bununla birlikte hafızalari da zayıf oldugu icin, sık sık kavga ettikleri, bazı tabiat bilginlerince gözlenmistir. (aynı bilginler, kavgacı tutunamayanların sayısının gittikce azaldıgını söylemektedirler.) Din kitapları, bu hayvanları yemegi yasaklamıssa da , gizli olarak avlanmakta ve etleri kacak olarak satılmaktadir. Tutunamayanları avlamak cok kolaydır. Anlayıslı bakıslarla süzerseniz, hemen yaklasırlar size. Ondan sonra tutup öldürmek isten bile degildir. İnsanlara zararlı bazı mikroplar tasıdıkları tespit edildiginden, belediye saglık müdürlügü de tutunamayan kesimini yasak etmistir. Yemekten sonra insanlarda görülen durgunluk, hafif sıkıntı, sebebi bilinmeyen vicdan azabı ve hic yoktan kendini suclama gibi duygulara sebep oldukları, hekimlerce ileri sürülmektedir. Fakat aynı hekimler, tutunamayanların bu mikropları, kasaplık hayvanlara da bulastırdıklarını ve bu sıkıntıdan kurtulmanın ancak et yemekten vazgecmekle saglanabilecegini soylemektedirler. hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun sure ugrasmıs ve bunlari sirklerde calıstırmak istemislerdir. Fakat bu hayvanların, beceriksizlikleri nedeniyle hicbir hüner ögrenemediklerini görünce vazgecmislerdir. Ayrıca birkac sirkte halkın karsısına cıkartılan tutunamayanlar, onları güldürmek yerine mahzun etmislerdir. (Halk giselere saldırarak parasını geri istemistir.) Filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir. Öldükten sonra cennete gidecegi bazı yazarlarca ileri sürülmektedir. Fakat toplu, ya da tek gittikleri her yerde hadise cıkardıkları icin, bunun pek mümkün olmayacagı sanılmaktadır. Basları daima öne egik gezindikleri icin, cesitli engellere takılırlar ve her tarafları yara bere icinde kalır. Onları bu durumda gören bazı yufka yürekli insanlar, tutunamayanları ev hayvanı olarak beslemeyi de denemislerdir. Fakat insanlar arasında barınmaları -ev düzenine uymamaları nedeniyle- cok zor olmaktadır. Beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldırmakta ve evden kovulunca da bir türlü gitmeyi bilmemektedirler. Evin kapısında günlerce , acıklı sesleriyle bagırarak ev sahibini canından bezdirmektedirler. (Bir keresinde, ev sahibi dayanamayıp kacmıssa da , tutunamayan, sahibini kovalayarak, gittigi yerde de ona rahat vermemistir.) Şehirlere yakın yerlerde yasadıklari icin, onlari sehrin icinde , citle cevrili ve yalnız tutunamayanlara mahsus bir parkta oturarak, sayılarının azalmasını önlemeyi düsünmenin zamanı artık gelmistir."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...
-
Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları ...
-
Nasıl bu duruma geldik Selim? Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran ? Aramızdaki boşluğu nasıl do...
-
'' Kötülüğe karşı direnmeyeceksin'' sözünden büyük bir ferahlık duyuyorum.İnsana gerçek hürriyeti bu '' direnmek ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder