14 Ekim 2015 Çarşamba

Bir adam ,eski bir koca ,birdenbire çıkıp geliyor, daha yarım saat dolmadan ona Gogol’dan söz ediyorsunuz.Hepiniz aklınızı kaçırmışsınız.Siz ne duygusuz insanlarsınız.Neredeyse beni de çarklarınızın arasında ezecektiniz.

13 Ekim 2015 Salı

Gerçekle gerçek dışını ayıklamak eleştirmenlerin işiydi;bu sıkıcı görev onlara verilmişti.Ben zaten bu ayrımı pek iyi anlamamıştım.Ayrıca ,eşyanın ve insanın gerçekliğiyle değil ,benimle olan ilişkileriyle ilgiliydim.Hüsamettin Tambay ,Hikmet için "öteki ben" dedikleri zaman  ,hiç çekinmeden "öteki ben"senin   babandır diye karşılık verebilirdim 
Başka çaremiz olmadı için de hepimiz yerli mallara karşı sonsuz bir hoşgörüyle bakıyoruz.Yoksa albayım,siz de güçlü bir yabancı aydının hayal ürünü olsaydınız ,şimdiye kadar Amerika'yı falan keşfetmiş olmaz mıydınız ha?Benim gibi yorgun bir kafanın yaratacağı Hüsamettin Bey'den ne beklenebilir oysa?
Benim de gerçek dışı yaşantılarım oldu .Bilge ve Sevgi ile aynı insanın yaşayabileceğini düşünebilir misiniz?

9 Ekim 2015 Cuma

Her hareketin bir anlamı var .İnsan benim gibi hareketten vazgeçerse ,bu anlamları daha iyi hissediyor.Sigarayı yaktı;yanmış kibriti kutunun içine koydu.Her hareketini önceden hesaplarsan hata yapmazsın:aynı zamanda düşüncelerini hareketlerinden ayırırsın.Ne yaptığını hatırlarsın;düşünceden harekete geçmek kolay olur böylece.Düşünmeye başladığım sırada en son olarak sigara tablasını yere ,kilimin üzerine koymuştum dersin.Düşüncelerin seni bırakınca delirtici bir şaşkınlığa ,gerçeğe alışmanın zorluğuna düşmezsin.Kaç sigara içtiğini ,her birini nasıl söndürdüğünü ,kibritleri nereye koyduğunu hatırlarsın.Yoksa birdenbire sigara tablasının içinde dört izmarit ve iki kibrit bulursan büyük bir korkuya kapılırsın...Sigara mı yakmışım?Olağanüstü bir şey mi oldu bu arada?Aklımı mı kaybediyorum.Birden her şeyi unutacak mıyım?Oysa içinden bir ses kibrit kutusuna koydun,kibrit kutusuna koydun diye seni yatıştırırsa büyük bir ferahlık duyarsın;herkese ve her şeye meydan okumak için büyük bir cesaretle dolduğunu hissedersin.Benimle kimse başa çıkamaz hesabını veremeyeceğim tek dakikam yok diye gururlanırsın.Gerçekle rüyayı birbirinden ayırırsın.

8 Ekim 2015 Perşembe

Sevgi'yle Hikmet 'in evi kısa bir süre sonra gördüğü bu ilgiyi de kaybetti.İnsan bu evde bir sahne sonra ne olacağını merak etmiyordu;sürekli yeni heyecanlar beslenmiyordu,hep havada kalıyordu.Evlerindeki koltuk sayısı da bir türlü ikiye çıkmıyordu;oysa artık bir akrabalarının olması için gerekli zaman geçmişti.
Hikmet ,bu yuva denilen şeyi anlaşılan beceremeyecekti.Bununla birlikte yeni evlilere oturmaya gittiler ve yerlere minderlere oturdular,ikram edilen çayları kucaklarında içtiler.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Acele kararların uğursuzluğuna inanışı;ıstırap ,acı,sefalet gibi belirsiz duran ve insan acele etmedikçe orada sadece birer kelime olarak bekleyen kavramlara karşı ürkekliği; üşümek gibi vücudun kaçınamadığı felaketlerin belki de düşünceyle ilgili bir talihsizlik olduğunu hissetmesi onu tutuk ,bekleyici ve her dinlediği sözün üzerinde sanki uzun uzun düşünen bir insan yapmıştı.
Hepimiz ,büyük kaderlerin oyuncaklarıyız....

6 Ekim 2015 Salı

Sevgi babasından ciddiyeti ,annesinden de üşümesini aldı.Tüylü ve insanın bütün vücudunu saran büyük şalları ,vitrinlerde her zaman hayranlıkla seyretti.Babasından aynı zamanda belki de tereddüt ve hafif bir cimrilik aldığı için çoğu zaman sadece seyretmekle yetindi.
Sokağın başında indi.Köşede çiçekçi var.Peki , beni evde bulacağını nereden bildin de çiçek aldın?Yok canım, böyle şey sorulur mu?İnsan ,kendine eziyet olsun diye, böyle münasebetsiz sözleri düşünür ancak.
Neden gidiyorum gerçekten ?Bir kere yola çıktım,korkunun sonunu görelim bakalım.Bilge.Bu ne güzel elbise!(Yok deve!)Bir espri yaparım.(Aşkla oynanmaz) Aşkla oynarım....

2 Ekim 2015 Cuma

Yüzüne baktım Sevgi'nin ;göremedim.Yani ,şimdi göremiyorum.Yüzü nasıldı acaba?Hatırlamıyorum.Bilge'nin yüzü geliyor aklıma.

 Hiçbir şey istemiyorum. Münir Nurettin Selçuk istiyorum: Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Hedda Gabler’in en sevdiği şarkı bu. Hiç ...