11 Haziran 2007 Pazartesi

Kitaplığın Önünde

KİTAPLIĞIN ÖNÜNDE
...
Hiçbir kitaplığın hiçbir ömre yetmediğini ben de görüyordum tabii. İnsanlar aldıkları kitapların hepsini okumayacaklarını kendileri de bilirler, ama ömürlerinin gene de böyle bir olanağı sunabileceğini düşünmek isterler. Yoksa ben de biliyordum bunca kitabın bir ömre sığmayacağını... siz daha kitaplığınızın bir yerindeyken ölüp gideceğinizi... Hiçbir gerçek kitaplık ömre sığmaz elbet. Ama asıl güzel olan da, hangi kitaba ne zaman sıra geleceğini bilmemenizdir, hatta sıra gelip gelmeyeceğini bile bilmemenizdir... Bu kendimizle oynadığımız bir oyundur. Bir de kitaplığınızla.
...
Sabah olacak birazdan. Bu gece için tek bir kitap bile seçemeden gene sabah olacak. Ben bu sabahları ne çok sevmiştim. Uykusuz sabahları. Bundan sonra birşey yazmayacağım, belki birkaç not, birkaç mektup, o kadar. Belki onlar bile değil! Neler okurum gitmeden, nelere göz atarım, neleri karıştırırım, onu da bilmiyorum.
Her şeyi Rastlantı Tanrısı'nın ellerine emanet etmek istiyorum. Bir tek tanrıya inandım bugüne kadar: Rastlantı Tanrısı'na. O da bana çok kötü davrandı.

Hiç yorum yok:

 Hiçbir şey istemiyorum. Münir Nurettin Selçuk istiyorum: Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Hedda Gabler’in en sevdiği şarkı bu. Hiç ...