20 Haziran 2007 Çarşamba

Demek Burhan bu....

Demek Burhan bu. Selim’in bahsettiği Burhan. Neden beklemedim? Belki de o: ‘Selim sizden bahsederdi’ diye atılırdı. Hayır atılmazdı. Benimle ilgisi sınırlı. İşte gene kaybettim. Neden acele ettim? Burhan kendini tuttu, konuşmadı. Böyle bir meselesi yok aslında. O zaman da kendi kaybeder. Kaybeder ama, şu Burhan da neden ağırlık taslar, mollalar gibi? Bu Selim de, insandan hiç anlamazdı. ‘Sigara kullanıyor musunuz Burhan Bey?’ İntikamımı aldım işte: hem ‘kullanmak’ hem de ‘Bey’ dedim. Beni küçümsemen için açık verdim. ‘Bey dedi bana, pis küçük burjuva’ diye sevin bakalım. Bu çeşit intikamdan ne anlarsın sen! Turgut kendine gel, adamın bir şey dediği yok. Eski huyların ortaya çıktı gene. Çıksın! Eski huylarımdan kaçmakta acele etmişim anlaşılan. Bu ‘olay’ karşısındaki zayıflığımdan anladım bunu. Yeni huylarımla büsbütün gülünç oldum. ‘Teşekkür ederim. O beni öksürtüyor, bundan içeyim’. O dediği Yeni Harman, bu dediği Birinci. Nasıl ‘dolayısıyla’ anlatıyor aramızdaki farkı. Selim muhakkak sana, benden ‘bahsetmiş’ olacak. Yoksa kendi kendine akıl edemezdin bu inceliği.”

Hiç yorum yok:

 Hiçbir şey istemiyorum. Münir Nurettin Selçuk istiyorum: Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Hedda Gabler’in en sevdiği şarkı bu. Hiç ...