8 Şubat 2016 Pazartesi

Ne olacak? Ayı işte.” “Hislerinize mağlup oluyorsunuz üstadım.” “Mağlubiyet hakkındaki hükmü tarihe bırakalım ve serencama devam edelim.”  “Akıl hocası Makyavel’in bir köprüyü geçişi sırasında, karşısına birdenbire çıkan bir ayıyı, annesinin erkek kardeşi sıfatıyla selamlaması gibi, Turgut da, kuvvetli olduğu yerlerde ayıya ayı dediği halde, işine gelmeyince onunla bir akrabalık kurması...” “Peki Selim, ayı-dayı-Makyavel oyunlarının zavallılığını nasıl olur da görmezsin?” Selim: “Rezilliğimden,” dedi. “Biliyorsun, Yeraltından Notlar’da Dostoyevski...” “Gene sözünü keseceğim. Ne olur, oraya girmeyelim. Ben kayboluyorum orada.” “Oysa biraz okusaydın, sen de orta halli bir Dostoyevski olabilirdin pek güzel. Orta çapta bir humiliation çıkardı ortaya; bir hikâye filan yazardın. Geçinip giderdik.”

Hiç yorum yok:

 Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...