Bir akşamüzeri, yazıhaneye döndüğü zaman, odacı, ikiye
katlanmış küçük bir kâğıt parçası uzattı Turgut’a. “Sizi bir
hanım aradı,” dedi. “Genç bir hanım.” Yazıhaneye oturdu,
alışkın bir hareketle kâğıdı açtı. Her zaman ona bırakılan
notları açtığı gibi. Nermin’in bir arkadaşı olmalı. Ya da derneklerden
biri için bağış isteyen sosyetik bir bayan. Kâğıtta
ince, düzgün bir el yazısıyla iki satır:
Selim’in bir arkadaşıyım.
Sizinle görüşmek isterdim.
Ne imza, ne adres. Selim’in arkadaşı. Bir kadın. Hemen
odacıyı çağırdı. Hiçbir şey söylemedi mi? Hayır. Sizi biraz
bekledi. Gene ararım, dedi. Selim. Selim Işık. Süleyman
Kargı. Metin. Kaybolan hayaller. Ben neredeyim, ne yapıyorum?
Bütün bunlar ne demek? Kendini toparlayamıyordu.
Unutulan bir borcun hatırlatılması. Elini alnına vurdu. Bir
zamanlar, bir yerlerde, birtakım olaylar olmuştu. Bana birtakım
sözler söylemişlerdi. Günler geçti hayır, aylar oldu.
Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamaya çalıştı. Hayır, unutmadım:
ben de tam sizi aklımdan geçiriyordum; tam, artık
merak etmeye başladım, diyordum. Daha geçen gün konuşuyorduk. Yalan, konuşmuyordunuz. Ne yapıyordum peki?
Günlerce beni uğraştıran, düşündüren bir olayı hemen
unuttuğumu söyleyemezsiniz. Kimse söyleyemez. Uygun
bir zaman bekliyordum. Gülünç olma. Biliyorum: görünüşte haksızım. Fakat, ne bileyim işte... beklenmedik bir zamanda.
Beklenmedik hiçbir şey olmaz. Hiçbir zaman beklenmedik
bir olayla karşılaşmaz insan. Olaylara rastlamamak
için sen yolunu değiştirdin. Karşı kaldırıma geçtin. Bu
sözüne gülmek isterdim. Bütün gücümle gülmek isterdim.
Ben mi kaçtım? Olmaz. Bir yanlışlık var. Bir daha gelir mi acaba? İnşallah gelmez. Ondan korkuyor muyum? Neden
korkayım? Bir şey bilmiyor ki. Arkadaşlarıyla görüştüğü-
mü, bu meseleyi kurcaladığımı, sonra da... bilemez, bilemez...
O halde, korkmam gereksiz. Gene gelecekmiş. Ya beni
bulsaydı? En hazırlıksız bir durumda! Belki onu hemen
geri çevirirdim. Saçmalıyorum. Biraz düşünmeliyim, siz daha
sonra gelin. Aptal. Ne diyecekti de düşünecektim? Benim
gibi, olmayacak hayaller mi kuruyordu bu kadın sanki?
Kadın mı? Selim’in arkadaşı... kadın...
Aman elini unutma, elinden bir kaza çıkmasın. Bir de ne olur, kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!
2 Şubat 2016 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...
-
Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları ...
-
Nasıl bu duruma geldik Selim? Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran ? Aramızdaki boşluğu nasıl do...
-
'' Kötülüğe karşı direnmeyeceksin'' sözünden büyük bir ferahlık duyuyorum.İnsana gerçek hürriyeti bu '' direnmek ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder