23 Şubat 2009 Pazartesi

Selim Işık günlüğünden...

Yemeğimi bitirmedim. Oysa annem , yemeğimi sonuna kadar yemeğe alıştırmıştı beni.Doğru dürüst bir şey öğretmedi zaten.Göstererekte örnek olmadı.Ben de öğrenemedim.Erkekler gibi tükürmesini ,sigara içmesini ,havluya yüzümü silmesini,eşyayı tutmasını bilmiyorum bu yaşımda.İnsanlara para uzatmasını bilmiyorum daha;cüzdanımdan para çıkarmasını beceremiyorum.Ne işim var bu dünyada benim.Tabağımı uzatışım bile başkalarına benzemiyor.Oysa ne kadar çalıştım tabağıma bakmadan tabağımı uzatmaya.Annem de yerli yersiz şımarttı beni; başka türlü oluşumu yanlış yorumladı.Onun oğlu kimselere benzemezmiş.Çok duyduk bu sözleri başka annelerdende.Annem sorumludur.Hiçbirşey bilmeseydim ; belki yeni baştan öğrenebilirdim.O kadar da saf kalamadım.Artık çok geç.On yedi yaşıma kadar beni yıkadı; bütün imtihanlardan önce ,sabahlara kadar anlattığım dersleri dinledi..Yalnız başıma çalışma alışkanlığını edinemedim bir türlü.Ruh doktorları bu satırları okusalar,bilgiç bir tavırla pis pis sırıtırlar.En kötüsü hayır demeyi öğrenemedim.Yemeğe kal dediler kaldım; oysa kalınmaz .Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın.Sonunda kalkıp gidilir.Her söylenileni ciddiye almak yok mu , şu sözünün eri olmak yok mu ;bitirdi yıktı beni.Kitaplarda büsbütün bozdu ahlakımı .İnanmak güzel şeydir hayır değildir.Erkek dediğin cebinden dolmakalemini çıkarıp öyle bir adres yazar ki.Kaşığını alışkın bir hareketle çorba tabağının içine bırakır, kaşık hiç ses çıkarmaz tabağa düşerken.

Hiç yorum yok:

 Hiçbir şey istemiyorum. Münir Nurettin Selçuk istiyorum: Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Hedda Gabler’in en sevdiği şarkı bu. Hiç ...