Sessiz sedasız okuyorum burada. Hikmet'e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım, diye geldi bir gece yarısı. Üşenmemiş; pijamalarını çıkarmış, giyinmiş.
Hakikaten okuyordum tesadüfen. Albayım, gene mi tarih? diyerek azarladı beni. Ben de ona
diyorum ki: Gecenin bu saatinde neden kendini eziyete soktun? Sıcak yatağından çıkmanın ne
faydasını gördün? Siz de, bir işe yaramadığı halde durmadan okuyorsunuz diye karşılık veriyor
bana. Elindeki gelincik paketini, yazı masasının altındaki çöp sepetine attı. «Hayatımı
yeknesak buluyor. Bütün gün bana eski günleri anlattırır, sonra beğenmez.
Aman elini unutma, elinden bir kaza çıkmasın. Bir de ne olur, kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!
24 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...
-
Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları ...
-
Nasıl bu duruma geldik Selim? Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran ? Aramızdaki boşluğu nasıl do...
-
'' Kötülüğe karşı direnmeyeceksin'' sözünden büyük bir ferahlık duyuyorum.İnsana gerçek hürriyeti bu '' direnmek ...
1 yorum:
RENGARENK
GRİ
01:48 Tren geldi... Başka istasyon, başka gri, saçların güzelmiş,
Seni sol cebimdeki kabak çekirdeklerinin içinde saklıyorum..
Gece 01.48. Başka istasyon, başka gri.
Seni, annemin göğsüne, koksun diye koyduğu defne yapraklarının içinde buldum.
Saat 01.48. Tren gitti. Başka istasyon, başka gri. Gözlerin kahverengiymiş.
Sana bir çöp kedisinin ürkek ve aç gözlerinde doydum.
Saat 01.48. Tren yok, başka istasyon, başka gri. Hep kış. Ellerin yumuşacıktı.
Gömleğimin yakasına sinen kokunla ısınıyorum.
Hangi 01.48? Hangi Tren? İstasyon belli, renk belli. Ayakların sevilesiymiş
Kendimi parmaklarının ucundan dökülen herhangi bir ezgide yitirdim.
BEYAZ
Dandirinirinay niriniri nay
Bir çocuğun uykusunda, zavallı bir aşkın uykusuzluğuna gülümsedim.
Yüksek binaların damları en son akla gelendir
Oraya gidelim, ellerine betondan çiçekler doldurmak için
Her şeyimizdi damlar.
Çamaşır iplerini severdin.
Sana kirli çamaşırları as dedim.
Ha ha ha…
Saf kadın!
Aşkımızı astın..
SİYAH
Yüreğim bir yas evi havasında
Tanrım. Acı bana.
Sevemedim seni.
Ama bırakma yine de beni.
Pışşııık.
Cehennemdesin…
MAVİ
Yaşamak bir tanem, sen gibidir bazen
Dolu dolu,
Zorlu.
Seviyorum seni
Şimdi gece 01.48. Beklemedeyim aslında yok treni. İstasyon kokuyorum şimdi. Renkler çoğaldı. Sarı kanlar akan bir savaşın ortasında; o çığlıkta, o vahşette, kıyamet bakan gözlerini gördüm.
BİLAL DURMUŞ
Kasım 2010
Yorum Gönder