23 Ocak 2017 Pazartesi

Seni gördüm düşümde bu sabah gene. Yan yana oturuyoruz... Sen itiyorsun beni, ama kızmadan; gülerek. Üzülüyorum, ittiğin için değil, seni itmeye zorla-, yan davranışıma üzülüyorum. Sızlanmayan, yakınmayan herhangi bir kadına davranır gibi davranıyorum sana; sessizliğinin ardındaki sesi -hem de bana seslenen sesi- duymadığıma üzülüyorum. Duyamadım mı dersin? Duymuş da olsam, karşılık veremedim ya! İlk düşümden daha bitik, daha kötü ayrıldım yanından. Bir yerde okumuş olacağım, bir benzetiş geldi şimdi usuma: "Ateşten örülmüş uzun yalımlardır sevgilim, dolaşır yeryüzünü, sarar beni. Ama sardıklarını değil, görmesini bilenleri sürükler ardından..." Senin (Adımı da yitirdim! Küçüle küçük "Senin" kaldı yalnız.)

Hiç yorum yok:

 Hiçbir şey istemiyorum. Münir Nurettin Selçuk istiyorum: Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Hedda Gabler’in en sevdiği şarkı bu. Hiç ...