Seni gördüm düşümde bu sabah gene. Yan yana oturuyoruz... Sen itiyorsun beni, ama kızmadan; gülerek. Üzülüyorum,
ittiğin için değil, seni itmeye zorla-, yan davranışıma üzülüyorum. Sızlanmayan, yakınmayan herhangi bir kadına davranır
gibi davranıyorum sana; sessizliğinin ardındaki sesi -hem de bana seslenen sesi- duymadığıma üzülüyorum. Duyamadım
mı dersin? Duymuş da olsam, karşılık veremedim ya! İlk düşümden daha bitik, daha kötü ayrıldım yanından. Bir yerde okumuş olacağım, bir benzetiş geldi şimdi usuma:
"Ateşten örülmüş uzun yalımlardır sevgilim, dolaşır yeryüzünü, sarar beni. Ama sardıklarını değil, görmesini bilenleri
sürükler ardından..."
Senin
(Adımı da yitirdim! Küçüle küçük "Senin" kaldı yalnız.)
Aman elini unutma, elinden bir kaza çıkmasın. Bir de ne olur, kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!
23 Ocak 2017 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...
-
Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları ...
-
Nasıl bu duruma geldik Selim? Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran ? Aramızdaki boşluğu nasıl do...
-
'' Kötülüğe karşı direnmeyeceksin'' sözünden büyük bir ferahlık duyuyorum.İnsana gerçek hürriyeti bu '' direnmek ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder