Aman elini unutma, elinden bir kaza çıkmasın. Bir de ne olur, kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!
31 Ağustos 2014 Pazar
Bu hikayedeki kız benim....
Sen Murathansın büyük düşün...
- Yalnız biri olsun isterken, 'yalnız biri' oldum istemeden.
- Herkes içindir aşk da ayrılık da Yalnızca birkaç kişi ölür acıdan
- Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum.
- Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler.
- Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir...
30 Ağustos 2014 Cumartesi
Bu hallerim hep senin yüzünden Murathan...Bizi aşka inandırdın sonra çekip gittin.
Ömer'den sonra küçük ağabeyim Halil'i de evlendirdi annem.Halil askerden dönünce hemen bir kız buldular ona.Halil de buldukları kızı gördü, beğendi,sevdi,anlaştılar,evlendiler.Hepsi bu kadardı işte.Namuslu eli yüzü düzgün ,dikiş nakış biliyor, ev işlerinde de hamarat,daha ne istesinlermiş Allahtan? Askerden dönünce hemen nişanladılar .Nişan ile nikah arasını uzatmak iyi değildir dediler ; evlendirdiler, düğünlerinde limonata,kurupasta ve komparsita vardı.Her şey hüzünlü acıklı ve yapmacıktı.(Zaten her düğünde biraz hüzün vardır)Ağabeyime siyah simokin kiraladık,gelinlik de kiralıktı,düğün salonun da kiralıktı,evleri de kiralıktı,hayatları da kendileri de kiralıktı.Ama onlar hiçbir şeyin farkında değillerdi.Hayat onlara yetiyordu, bana ne oluyordu peki?
29 Ağustos 2014 Cuma
Allahından, kitabından bulsun kim kimin hayalini, neşesini çalıp gittiyse.
Hayat =Engin Altan Düzyatan
Ben=Özge Özpirinççi
öyle bir sevdim ki müjgan’ı,
dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim,
evleniriz gibi geldi bana.
evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar,
fakir soframız kurulur gibi geldi.
sahil bahçesinde gazoz içerekten
gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
sonra da çarşılara giderdik.
eşya beğenirdik elden düşme;
aynalı konsolumuz
topuzlu karyolamız bile olacaktı.
müjgan’ın her an her bi daim
yanında olacaktım
ama olmadı gitti.
nereye mi ?
paraya gitti abicim paraya
nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
her akşam bekledim yollarını
elbet bir gün biz yuva kurarız derken
duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
zengin olsaydım sensiz kalmazdım
her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
param olsaydı aşkım kalırdın
seve seve yanımda benimle yaşardın
nikah resimlerimizi de çektirdiydik.
sonra karpuzcu raşit ağabeyinin
kayınbiraderine borç ederekten
nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.
ama müjgan takmadı bunu
takamadı uçuverdi elimden.
meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.
müjgan’ın gelinliğini hususi diktirmişler,
benim gibi kiralık tel duvak
almaya kalkışmamışlar yani
öyle sevindim ki.
mesut ve bahtiyar olsun diye
dualar ettim her gece
sonramı ne oldu
müjgan gibi ben de
birbirimize ettiğimiz sözleri
ettiğimiz yeminleri unuttum.
bir daha mahalleye gelmedi müjgan, gelemedi.
bizim dar ve eski sokaklara otomobili
sığmıyormuş dediler.
senede birkaç ay zaten avrupa’daymış dediler.
"zaman şifalı bir ilaçtır unutursun dediler,
unuttum bende unuttum
hiç aklıma gelmedi.
hatırlamıyorum müjgan’ı
hatırlamıyorum şimdi
bu şiiri de ben yazmadım zaten
unuttum abi bende unuttum
hatırlamıyorum şimdi
müjganın gözleri ne renkti"
sadri alışık
dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim,
evleniriz gibi geldi bana.
evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar,
fakir soframız kurulur gibi geldi.
sahil bahçesinde gazoz içerekten
gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
sonra da çarşılara giderdik.
eşya beğenirdik elden düşme;
aynalı konsolumuz
topuzlu karyolamız bile olacaktı.
müjgan’ın her an her bi daim
yanında olacaktım
ama olmadı gitti.
nereye mi ?
paraya gitti abicim paraya
nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
her akşam bekledim yollarını
elbet bir gün biz yuva kurarız derken
duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
zengin olsaydım sensiz kalmazdım
her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
param olsaydı aşkım kalırdın
seve seve yanımda benimle yaşardın
nikah resimlerimizi de çektirdiydik.
sonra karpuzcu raşit ağabeyinin
kayınbiraderine borç ederekten
nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.
ama müjgan takmadı bunu
takamadı uçuverdi elimden.
meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.
müjgan’ın gelinliğini hususi diktirmişler,
benim gibi kiralık tel duvak
almaya kalkışmamışlar yani
öyle sevindim ki.
mesut ve bahtiyar olsun diye
dualar ettim her gece
sonramı ne oldu
müjgan gibi ben de
birbirimize ettiğimiz sözleri
ettiğimiz yeminleri unuttum.
bir daha mahalleye gelmedi müjgan, gelemedi.
bizim dar ve eski sokaklara otomobili
sığmıyormuş dediler.
senede birkaç ay zaten avrupa’daymış dediler.
"zaman şifalı bir ilaçtır unutursun dediler,
unuttum bende unuttum
hiç aklıma gelmedi.
hatırlamıyorum müjgan’ı
hatırlamıyorum şimdi
bu şiiri de ben yazmadım zaten
unuttum abi bende unuttum
hatırlamıyorum şimdi
müjganın gözleri ne renkti"
sadri alışık
28 Ağustos 2014 Perşembe
İnsan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ihtimalleri tükenince yıkılır. O zaman hayat son zerresine kadar kocaman bir can sıkıntısına dönüşür. Sanki son vapuru kaçırmışsın da bir adada mahsur kalmışsın, güneş ağır ağır batarken sonraki vapurun hiç gelmeyeceğini söylemişler sana, bunun can sıkıcı bir şaka olmadığını, gerçek olduğunu söylemişler. Buydu vaziyetim. Beni o kış bir kişi terk edip gitmişti ama sanki iki yüz elli kişi terk edip gitmiş gibi hissetmiştim.
Emrah Serbes
Emrah Serbes
Deliduman
İnsanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın. Hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan şey de budur işte; sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör karanlıkta yolumuza devam etmek.
Emrah Serbes
Emrah Serbes
27 Ağustos 2014 Çarşamba
25 Ağustos 2014 Pazartesi
22 Ağustos 2014 Cuma
7 Ağustos 2014 Perşembe
Sevgili İSA,
Bütün olanlar için özür dilerim.Kabahatin bende olduğunu biliyorum.Günlerdir durmadan seni düşünüyorum.Kitabını elimden bırakmıyorum.Bütün meselelerde sen haklısın.Bütün düşündüklerimi ,seninle birlikte olduğumuz gün bilseydim, her şey başka türlü olurdu.Fakat ,göreceksin, bir daha buluşursak nasıl istediğin gibi bir adam olacağım.O kadar değiştim ki beni tanıyamayacaksın.Çarşamba günü annemler evde yoklar.Gelebilirsen rahat rahat konuşuruz. Seni seven Selim
İsa gelmedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bakkala gidiyordum. Sevgi’yle benim bakkalıma mı? Yoksa bakkal Rıza’ya mı? Bakkallar da hep birbirlerine benzerler. Ne yapıyorsun? dedi Sev...
-
Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları ...
-
Nasıl bu duruma geldik Selim? Bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran ? Aramızdaki boşluğu nasıl do...
-
'' Kötülüğe karşı direnmeyeceksin'' sözünden büyük bir ferahlık duyuyorum.İnsana gerçek hürriyeti bu '' direnmek ...